Ekrem Çulfa Dr Ekrem Çulfa Aile Evlilik Çift Terapistleri
Aile Koçluğu Nedir?
Aile Koçluğu nedir sorusuna ilgi duyan çiftlerin sayısı sürekli artmaktadır.
Aile koçuna başvurular; ilişkinin kopma noktasına geldiği çiftler veya ilişkinin kopma noktasına geldiği veya ilişkinin artık anlam ifade etmediği hatta zorladığı kadınlar tarafından yapılmaktadır. “Evimizde sorun var", “ilişkimizde problem var’’ diye başvuranların yanında, asıl sorunu örterek; depresyon psikosomatik ve fobik reaksiyonlarla Aile Koçuna başvuranlarda sıklıkla rastlanmaktadır. Bazı çiftlerin Aile Koçuna başvurma amaçları; evliliklerini kurtarmaktır.
Danışma ortamı; iletişimi açık ve net hale sokan, üçüncü bir kişinin (koç) yardımıyla karşılıklı anlaşılabilir konuşmayı öğreten, kişinin olaylara tek yönlü olan bakış açısını zenginleştiren, kendinin farkındalığını sağlayan bir ortamdır. Bu ortamdan yeteri derecede faydalanabilmek yine de çiftlerin kendilerine bağlıdır.
Koçluğun amacı iletişimi sağlıklı hale getirmektir. Bir ilişkinin sağlıklı şekilde devam etmesi, çiftlerin uzlaşmazlıklarını çözme yeteneği ve isteğine bağlıdır. Çiftler arasında ilişkinin sorun haline geldiği durumlarda şu cümleler sıklıkla kullanılmaya başlanmıştır artık.
’’Beni sen hiç anlamıyorsun’’
’’Ben kendimi sana anlatamıyorum’’
’’Sen önceden böyle değildin, çok değiştin’’
’’Sen hep böylesin’’
’’Hiç değişmeyeceksin’’
’’Artık senin bu kadar duyarsız olmana dayanamıyorum’’
Çiftlerde ortaya çıkan sorunlar, aslında problem diye görülmeye başladığı zamandan daha önceden de vardır. Fakat yaşam döngüsünün çeşitli devrelerinde (evlilik, çocukların doğumu, çocukların okulu, eşlerin iş-meslek rolleri, geleceği yapılandırma) çiftler belirli amaçlar üzerine odaklaşırlar.
Böylece ilişkinin yürümesini engelleyen “şeyleri” göremez ya da görse de fark etmemeye, fark etse de bir süre sonra bunun değişeceğine kendini inandırmaya çalışır. Fakat bu yaşam döngüsü içinde ani ve büyük değişimler, zorlanmalar, kayıplar ve bu döngünün oturtulmasıyla, kişiler o ana kadar belki de hiç yapmadıkları, ya da bazen düşündüğü hatta bazen düşündüğü hatta bazen deneyime geçirdiği “kendine farkındalığı üzerine yoğunlaşmaya başlar ben neyim ne oluyor”
Farkına varmaktan kaçındığı “şeyler” üzerine gidip onları araştırmaya, çözümlemeye çalışır. İlişkinin bileşenleri olan üçlü; komünikasyon-güç-duygu o anda gerçek sorunlar olarak görülmeye başlanır. İlişkide o ana kadar çıkıp ta baş edilen sorunlar bir anda üstesinden gelinemez bir hal almaya başlar.
Çatışmalar, aşağılamalar, tehditler ve “sen” 2 çatışması ortaya çıkar. İlişkinin tanımını yapacak olursak; özel belirli bir bağlamda kişiler arasında oluşan duygu ve düşünce, davranışlarda şekillenen bir mesaj iletimi, daha da ötesi arzu istek ve ihtiyaçların cevap bulmasına yönelik bir alış-veriştir. İlişkinin olması için iki kişinin olması ne kadar olmazsa olmaz bir kuralsa, ilişkide hangi konvekstin geçerli olduğu konusu da kadar önemlidir. İlişkinin şekillendirilmesi; belirli bir durum, ortam dahilin de olmalıdır. Eşlerden birinin sevgisini ifade etme şekli diğerinde sevgi değil de öfke, kızgınlık şeklinde algılanabilir. İlişki de önemli olan bir noktada “burada ve şimdi”dir.
Kişiler arası ilişkilerde, kişilerin çevrelerindeki üçüncü ve dördüncü kişiler (anne, kayınvalide, baba, arkadaş) tarafından ilişkiye yandan müdahale yapılacağı gibi, bir profesyonel tarafından da müdahaleler yapılabilir. Gerçek yaşamda ilişkilerde belirlemeler, tanımlamalar ve yorumlar olduğu müddetçe, müdahaleler her zaman bir şekilde vardır. Fakat bir problem yaşandığında; kişilerin ‘’eylem kapıları yapılanmış’’ kişinin müdahalesine gereksinim vardır. Çünkü sistemin devam etmesi için, sistemin kurallarının değişmesi gerekmektedir Sistemi değiştirmek, o sistem içindeyken olası değildir. Ancak dışardan birisi sisteme ihtiyacı olanı verebilir.
‘’Kuralların değişmesi’’ ‘’Yeniden çerçeveleme’’ gibi Nlp teknikleri Aile Koçluğunda da kullanılan en temel müdahale tekniklerinden biridir. Böylece danışanın olaylara ait olan şemasını değiştirerek (farklı bakış acısı sunarak) daha fazla seçenek sahibi olmasını ve duygularının daha az ayağına dolaşmasını sağlamaktır.
Örnek 1:
Kadın : ‘’Eşim benim bu durumuma karşı o kadar duyarsız ki’’
Koç: ‘’Belki de eşiniz bu şekilde kendini açıdan koruyor olabilir’’
Erkek: ‘’Aslında eşimin bu sorunu karşısında kendimi çaresiz hissediyorum, çok üzülüyorum, ne yapacağımı bilemiyorum.
Örnek 2:
Erkek: Eşim sürekli zır zır ağlar, onun tartışma anında ağlaması beni daha da kırıyor, bağırıp, çağırıp kapıyı vurup gidiyorum.
Koç: ‘’Eşiniz dile getiremediği duygularını, acısını ancak ağlayarak ifade etmeye çalışıyor.
İlişkinin iyisi-kötüsü yoktur, gerçeği vardır. İlişkide rahatsızlığın olması, rahatsızlık veren olgunun ortadan kalkmasıyla düzelmiyor. Çünkü asıl olan ilişkidir. Yardım isteği ile başvuran çiftlerden biri ‘’ben boşanmak istemiyorum veya ben boşanmak istiyorum’’ isteğiyle geldiğinde, ilk müdahalemiz; boşamak için ilişkinin düzelmesinin düzelmesinin gerektiği çünkü burada sorunun, ilişkinin aslı olduğunu söylemektir. Sorunlu ilişkilerde boşanmak; ağızdan kolayca çıkan basit bir çözüm olarak gelse de gerçeğe yakınlaştıkça, uzaklaşılan ve alınması zor bir karar haline gelmektedir. Çiftlerde, terapide kullanılan ilk önerilerden biri; ilişkinin bir süre askıya alınmasıdır.(askı model)
15 gün süre ile asla yüz yüze görüşme yapılmaması, telefonla konuşulmaması, ayrı yerlerde yaşama ve bu sürede varlıklarından bile haberdar olunmaması önerildiğinde, buna ‘’boşanmak en iyi çözüm diye yaklaşan çiftlerde dahi ilk tepki reddetme olabilmektedir.
Danışmanlığa başvuranların çoğunluğunu kadınların oluşturduğu ve bir kısım eşlerin danışmaya sıcak bakmadıkları göz ardı edilmeyecek bir gerçektir. Danışmaya her iki tarafında katılması sonuç almayı kolaylaştırdığı gibi süresini de kısaltır. Fakat çok önemli olan bir gerçek de, ilişkide mağdur olan bireyin; (çoğunluğu kadın) tek başına yapacağı danışmanlık yolculuğunda hem ilişki adına hem de kendi adına çok yol kat edebileceğidir.
İlişkilerde mağduriyete yol açan etkenlerin en önemlilerinden biri de aldatılmadır. Aldatmak, aldatılmak pek çok filme, kaba konu olmuş bunu yaşayan ve yaşatan tarafların yaşamını kökten, olumsuz şekilde değiştiren negatif kavramlardır. Hele şüphesi, insanın içini kemirirken, ruhsal ve hatta bedensel sağlığından da çok şey alır götürür. Aldatma belki de geçmişten günümüze ikili insan ilişkilerinin en önemli gündem maddesinin oluşturmaktadır. Kimse bir ilişkiye aldatmak ya da aldatılmak için başlamaz fakat şu da bir gerçektir ki çoğu ilişki aldatma kavramının kötü etkisi altındadır. Özellikle basında birbirini aldatan ünlü eşlerin gündem maddelerini oluşturması, izlediğimiz sinema filmlerinden, okuduğumuz romanlara kadar yayılan aldatma teması kendi ikili ilişkilerimizi daha çok sorgular duruma getirmiştir bizi.
Aldatma konusunda birçok bilimsel çalışma yapılmıştır, bu çalışmalara bakıldığında, çoğu aldatmanın; ‘’Duygusal aldatma ve Cinsel aldatma ‘’ olarak ikiye ayrıldığı görülmektedir.
Sürmekte olan ilişkisi varken bir başkasıyla cinsel ilişkiye girmek cinsel aldatma olarak tanımlanırken, yine bir ilişki yaşarken bir başkasıyla duygusal bir yakınlık yaşamak, bir başkasına aşık olmak, bir başkasıyla özel paylaşımda bulunmak ise ‘’duygusal aldatma’’ olarak tanımlanmaktadır. Ancak ‘Eşler arasında cinsel aldatma önemli değil, duygusal aldatma önemlidir’ diye bir şey söz konusu değildir. Çünkü cinsel aldatma, eşler arasında duygusal bağaların da zayıflamasına ya da kopmasına neden olacaktır. Eğer ki eşler evliyse ve çocukluysa bundan en çok çocuklar zarar görecektir.
Aldatma nedenleri neler olabilir? Eşler birbirini neden aldatma ihtiyacı duyarlar?
İlişkide beklenilen paylaşımın olmaması, ilginin azlığından şikâyet edilmesi, eşe güven duyulmaması, birlikte bir gelecek görülmemesi gibi nedenler aldatmanın önemli nedenleri olarak görülmektedir. İkinci neden olarak ”sosyal yapı” söyleyebiliriz. Ergenlikte az kadınla/erkekle birlikte olmuş olmak, evlenmeden önce doyuma olamamış olmak, görücü usulü evlilik yapmış olmak, erken yaşta evlenmek ya da tutucu bir çevrede yetişmiş olmak, evlilik sonrası rahatlama nedeniyle kişide doyuma oluşma isteğini körükleyebilir ve kişiyi aldatmaya doğru sürükleyebilir. Üçüncü olarak “hayır diyememe”, kendine ya da karşısındakine ‘’dur’’ diyememe, özellikle erkeklerin, eşlerini aldatmasının ardından kendilerini bu şekilde ifade ettikleri bir savunma biçimi olarak adlandırılabilir.
Özellikle toplumumuzda evlenmeden önce cinsel ilişkiye girmek istemeyen bayanlarla birlikte olan erkeklerin, cinsel ihtiyaçlarını karşılayabilmek adına başka kadınlarla birlikte olması da ‘’cinsel aldatma’’ nedenlerinden biridir. Rutinden sıkılan, ilişkini monotonlaştığını düşünen kişide aldatma eğiliminde bulunabilir.
Yenilik, eğlence heyecan arayışı kişiyi dışarıya yöneltebilir. Senelerdir süren ve aldatmayla çoğu evliliğin aldatma nedeni budur. Konu aldatma nedenleri olursa intikam boyutunu da atlamamak gerekir. Özellikle bir tarafın diğerine kızgın olduğu durumlarda ya da aldatıldığını öğrenen tarafın diğerine kızgın olduğu durumlarda ya da aldatıldığını öğrenen tarafın altta kalmamak için gurur duygusuyla hareket ettiği durumlardır.
Online Psikolojik Destek Hattı : +90 544 724 36 50