Ekrem Çulfa Dr Ekrem Çulfa Aile Evlilik Çift Terapistleri
Önce kaygı meydana geliyor, ardından oluşan düşünce çarpıklıkları paranoyaya işaret ediyor. Çoğu kişi hastalığının farkında olmadan yaşıyor ve bu hastalık en çok sorun çözme becerisi olmayanlarda görülüyor. Paranoya; Tedaviyle davranış sorunları ve kişinin yakınları üzerindeki olumsuz etkiler hayli azalıyor.
Paranoya testimiz sizi, kendinizi bu açıdan değerlendirmeye davet ediyoruz.
Toplumda çoğu insan paranoyası olduğunun farkına varmadan ve bunun çok önemli problemlere yol açacağını düşünmeden yaşıyor. Oysa sorunun görmezden gelinip tedaviden kaçınılması hem paranoyası olan kişiye hem de yakınlarına büyük zarar veriyor. Psikiyatri Uzmanları “Paranoya bir düşünce bozukluğudur ve tedavisinde düşüncedeki çarpıklıklarla yüzleştirme ile alternatif düşünce geliştirmeye yarayan bilişsel psikoterapi tekniklerinin büyük yardımı vardır” diyorlar.
Paranoyası olan kişiler düşünce bozukluğunun bir sorun olduğuna inanmadıkları için içgörü kazandırmaya yönelik psikoterapi teknikleri hastalığın çözümünde büyük yarar sağlıyor. Paranoyak kişinin yakınlarının tutumlarının da düşünce bozukluğunun iyileşmesinde önemli rol oynadığı, bu nedenle tedavinin bir parçası olmaları gerektiği belirtiliyor.
Paranoyası olan kişilerde önce kaygı görülüyor sonra da bu kaygıyla birlikte düşünce çarpıklıkları başlıyor. Bu durum çarpıtılmış düşünceler üzerinden algıda seçicilik ve kişinin bozulmuş düşüncesini destekleyen kanıtları biriktirerek yanlış yorumlara yol açabiliyor.
Paranoyanın düşmanlık tipi, kıskançlık tipi, somatik (bedensel) tip, erotomanik tip gibi çeşitleri olabiliyor. Sorunla yaşanan stresli duruma tepki olarak geçici şekilde de karşılaşılıyor. Şizofreni ya da duygu durum bozuklukları ise paranoya hastalık tablosunun diğer belirtileri arasında bulunuyor. İşte size paranoya riskinizi değerlendirebileceğiniz küçük bir test:
Paranoyası olan kişiler genellikle tedaviye başvurmadıkları için sorunun oluşmasında genetik faktörlerin ne ölçüde etkili olduğu yeterince araştırılamıyor. Buna karşın mevcut vakalardan elde edilen bilgiler, yetersiz özgüvenin ve sorun çözme becerilerinin yetersizliğinin paranoya gelişiminde önemli rol oynadığı belirtiliyor.
Sorun yaşayanlar durumun farkında olmayıp bunu bir problem olarak görmedikleri için genellikle tedaviye kendiliklerinden başvurmuyor. Başvursalar bile tedavi motivasyonlarının düşük olduğu görülüyor. Çoğu kişide paranoyanın düşünce içeriği değiştirilemese de, davranış sorunlarının ve sorunun kişinin yakınları üzerindeki olumsuz etkilerinin azaltılabileceğine dikkat çekiliyor.
Tedavide en etkili yöntemin bilişsel psikoterapi olduğu belirtiliyor. Hastanın düşünce bozukluklarını anlamasına yardımcı olması ve problem çözmede aktif rol almasını sağlaması nedeniyle bilişsel-davranışçı terapi de (BDT) tercih edilen psikoterapi teknikleri arasında bulunuyor. Psikoterapide, psikoterapiste yönelik olumlu ya da olumsuz duygular hızlı gelişme gösterdiği için psikoterapist ve psikiyatri uzmanları tedavi sürecinde şiddete maruz kalma riski taşıyabiliyor.
Psikoterapide kişinin kendisini kontrolde hissetmesini sağlayacak davranışsal prensipler ve sosyal becerileri geliştirmeyi hedefleyen teknikler hastaya yarar sağlıyor. Sosyal beceri eğitimiyle özgüveni artan kişi ötekilerin kendisini kontrol etme çabalarını önleyebileceği düşüncesi geliştiriyor. Yaşamını kontrol edebileceğini görmek, düşünce bozukluğunu oluşturan ve besleyen kontrol kaybı hislerinin dağılmasını sağlıyor. Sorunun çözümünde psikoterapi yöntemlerinin dışında ilaçların da etkili olduğu belirtiliyor.
Paranoyanın tedavi edilmemesi durumunda kişinin yakınlarının duygusal ve fiziksel istismar ve şiddete maruz kalabildikleri, bu konuda yasal sorunlar yaşanabildiği, kişinin tüm insani ilişkilerinin bundan olumsuz etkilenebileceği için iş kayıplarının, boşanmaların ve yalnız kalmaların yaşanabileceği belirtiliyor. Tedavi süresi hastanın klinik durumuna göre değişiklik gösterebiliyor. Kişinin davranış sorunları düzeldikten ve bozulmuş düşüncenin etkisi en aza indikten sonra bile 1-2 yıl ilaç kullanmak gerekebiliyor.
Paranoyası olan kişilerin en yakınlarına bile güvenmedikleri için, ilişkilerinde sürekli huzursuzluk ve gerilim bulunduğu belirtiliyor. Sık sık yakınlarını arayıp kontrol etme, olmadık şeylerden hesap sorma, öfkeli tepkilerinin merkezi yapma ve onların hayatlarını kısıtlamaya çalışarak psikolojik travma yaşatmanın tipik özellikler olduğu belirtiliyor. Bu kişilerin yakınlarında çeşitli psikiyatrik ve tıbbi hastalıkların geliştiği görülüyor. Paranoyak kişilerin çocuklarında özgüven yetersizliğiyle birlikte sosyal fobi ve benzeri kaygı bozuklukları gelişebileceği gibi, toplum düzenine aykırı, saldırgan ve isyankâr kişilik yapılanmaları da oluşabiliyor.
“İnsanlar için birincil olan güven içinde olduğunu hissetmektir” diyen Yrd. Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver sözlerini şöyle sürdürüyor: “Yeni biriyle tanıştığımızda ya da yeni bir ortama girdiğimizde hepimizin (bilinçli olsun ya da olmasın) ilk düşüncesi, ‘Bu bir dost mu düşman mı?’ veya ‘Burası güvenli mi yoksa tehlikeli mi?’ sorularıdır. Bu sorulara olumlu yanıt verilmesi halinde gevşememiz ve olağan halimizi sürdürmemiz münkündür. Ancak soruların yanıtı olumsuzsa gergin ve tetikte olup kendimizi korumak adına 5 duyumuzu açar, riskli saydığımız her tür ipucunu arar hale geliriz. Böyle durumlar bakışımızı yanlı hale getirip buluttan nem kapmamıza neden olur.
Temel güvenlik hissinin zedelenmesi paranoya gelişiminde önemli bir tetikleyicidir. İçinde yaşadığımız toplumdaki huzursuzluk, savaş riskleri, belli grupların tehlikeli olarak damgalanması paranoid bir tutumun oluşturulmasını teşvik etse de kişinin bire bir paranoya hastası olmasına neden olmaz. Paranoid tutum; gruplaşmaların, empatinin ağır hasar görmesinin, toplumsal diyaloğun güçleşmesinin en önemli nedenlerindendir. Türkiye iç ve dış politikalarıyla bu riski taşıyan ülkeler arasında yer almaktadır.”
1-İnsanların bana zarar vermeye çalıştığından şüphelenirim.
a) Hiç b) Nadiren c) Bazen d) Sıklıkla
2-İnsanlara kolay güvenmem, beni kandıracaklarından şüphelenirim.
a) Hiç b) Nadiren c) Bazen d) Sıklıkla
3-Yakınlarımın sadakatine ya da dostluklarına güvenmekte zorlanırım.
a) Hiç b) Nadiren c) Bazen d) Sıklıkla
4-Yakınlarımla gizli bilgilerimi paylaşmakta zorlanırım.
a) Hiç b) Nadiren c) Bazen d) Sıklıkla
5-Bana zarar verici ya da huzurumu bozucu davranışı olan kişileri asla affetmem.
a) Hiç b) Nadiren c) Bazen d) Sıklıkla
6-Başkalarının itibarımı ya da kariyerimi zedeleyici bir tavırda olduğunu hissederim.
a) Hiç b) Nadiren c) Bazen d) Sıklıkla
7-İtibarımı ya da kariyerimi zedeleyici olduğunu düşündüğüm bir tavır karşısında büyük öfke gösteririm.
a) Hiç b) Nadiren c) Bazen d) Sıklıkla
8-Eşimin (sevgilimin) sadakatinden kuşkulanırım.
a) Hiç b) Nadiren c) Bazen d) Sıklıkla
9-İnsanların beni aşağılayıcı ya da değersizleştirici imalarda bulunduğundan kuşkulanırım.
a) Hiç b) Nadiren c) Bazen d) Sıklıkla
10-Yakınlarımın telefon, bilgisayar ve çanta gibi şahsi eşyalarının içeriğini bilmek isterim.
a) Hiç b) Nadiren c) Bazen d) Sıklıkla
Ve değerlendirme... Acaba paranoya riskiniz var mı?
Ve değerlendirme... Acaba paranoya riskiniz var mı?
Az önceki teste yer alan 10 sorudan en az 5’inde (c) ve (d) şıklarını işaretlediyseniz, yüksek olasılıkla paranoyanız var demektir.
Etiketler: paranoya, paranoya, belirtileri, aranoya tedavisi, paranoya testi, Psikiyatri Uzmanı, kaygı nedenleri, şizofreni, güvensizlik, Paranoyak, paranoyak kimdir, kime paranoyak denir?
http://www.724psikoloji.com
Online Psikolojik Destek Hattı : +90 544 724 36 50