Ekrem Çulfa Dr Ekrem Çulfa Aile Evlilik Çift Terapistleri
  • Anasayfa
  • https://www.facebook.com/psikolojikdanismanlar
  • http://www.twitter.com/724psikoloji

Evlilik Terapistleri
Destek Hattı : +90 544 724 36 50

Tanışma ve Flört Dönemi
Tanışma ve Flört Dönemi Nedir? Kız ve Erkekler Bu Dönemde Nelere Dikkat Etmeliler.
Söz ve Nişanlılık Dönemi
Söz ve Nişanlılık Döneminde Eş Adaylarının Birbirini tanımaları için neler yapmalılar, Nelere Dikkat etmeliler.
Evlilik ve Ebeveynlik
Evliliğinizi daha sağlıklı yürümesi ve Daha iyi çocuklar yetiştirmek için yardımınıza hazırız.
Aldatma, Boşanma, Ayrılma
Aldatma ve Sonuç olarak Boşanma ve Ayrılma istenmeyen bir durumdur. Bu dönemi daha sağlıklı geçirmenize yardımcı olalım.
AİLE EVLİLİK KOÇU TELEFONU 0505 767 5885
İstanbul, Besiktaş, Nişantaşı, Psikolog
Kadıköy ,Bakırköy, Fatih, Mecidiyekoy
Hava Durumu
Site Haritası
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.413134.5510
Euro36.357136.5028
Saat
Takvim
Sosyolog Merve Ege tel 0505 767 5885
mervegeee@outlook.com.tr
- BİR KADIN BİR HAYAT -
11/03/2018

-       BİR KADIN BİR HAYAT -

            ’Şiddet yetersiz kimsenin son durağıdır.”(Isaac Asimov)              

Kadına yönelik şiddet bu yetersizliğin ve acizliğin en acı ürünlerinden biridir.Hem kentsel hem de kırsal yaşamda kendini en acı boyutlarıyla sergilemektedir.Birleşmiş Milletler 1993 yılında kabul edilen,kadınlara yönelik şiddetin yok edilmesi bildirgesinde kadına yönelik şiddeti”Cinsiyetçiliğe dayalı olarak gerçekleşen ister kamuda ister özel yaşamda meydana gelen,kadınlara fiziksel,cinsel,psikolojik acı veya ıstırap veren ya da verebilecek bir eylem,uygulama ya da bu eylemlerle tehdit etme zorlama,keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakma” olarak tanımlar.Kadına yönelik şiddet kendini fiziksel,psikolojik,sosyal,ekonomik cinsel vb şekillerde göstermektedir.Myanmar ordusunun Arakanlı Müslüman kadınlara uyguladıkları,ölüm yoluna sürükledikleri şiddet,insanlık dışı örneklerden sadece biridir.Savaşta,sokakta,özel yaşamda,kamuda kadın sırf kadın olduğu için cinsel obje olarak görülüyor.En yakınlarının tacizine,tecavüzüne maruz kalıyor.Mağdur yaşamış olduğu bu travmatik olayla ağır depresyonlar,cinsellik üzerine problemler,stres bozuklukları,yeme bozuklukları,bedensel rahatsızlıklar vb durumlar yaşayabiliyor ve etrafına kaygıyla bakan bir birey haline geliyor.İntihar girişimlerinde bulunabiliyor.

Huzurlu ve mutlu bir aie kurmanın hayali ile evlenen kadın bir gün hatta belki evliliğinin ilk gününde şiddetin çirkin yüzüyle karşılaşıyor.Boşanmak istiyor ama eşi tarafından tehdit ediliyor.Ekonomik özgürlüklerine kısıtlama getiriliyor,ölümle tehdit ediliyor.Peki çocuk gelinler!İnsan değil bir mal gibi görülen çocuk gelinler!

Kadın yönelik şiddet,kadını kontrol altında tutmaya ve denetlemeye çalışan acizce bir yöntemdir.Erkek bu acizce yöntemle kadın üzerinde tahakküm ve hegemonya kurmaya çalışmaktadır.Erkek egemen toplumlarda,erkek üstünlüğü yaratılmaya çalışılarak,kadın varlığı ikincilleştirilir.Kadının erkeğe itaatkar haline gelmesi için şiddete başvurulur.Erkek,şiddeti içselleştirip normalleştirerek,isteklerini bu yolla elde etmeye çalışır.Komplekslerini kadın karşısında  kendini üstün hissederek gidermeye çalışır.

Bir kadın düşünün tüm umutları sona ermiş,kendini dünyadan soyutlamış,kendini unutmuş,kabullenmiş...Çekin acizce ellerinizi kadının dünyasından,bedeninden..

Çocuklarına ve kendisine yepyeni bir hayat kurmak,iyileşmek,özgürleşmek,umutlarını tekrardan yeşertmek isteyen kadınlar da var.Yorulmuştu artık kadın,aşağılanmaktan,kıyaslanmaktan,ezilmekten...

Geleneksel değerlerin hakim olduğu ataerkil toplum yapılarında şeref ve namus kavramı kadın üzerinden tanımlanır.Şiddet uygulan aciz varlık kendi şerefini sorgulamadan namus kavramını kadına atfeder.Şiddetin perde arkasını sorgulamaya başladığımızda önümüze bir çok neden çıkar.Toplumsal sebeplerden kaynaklanabileceği gibi kişinin kendisinden kaynaklanan biyolojik,psikolojik nedenlerden de vardır.Erkeğin işini ve toplumsal statüsünü kaybetmesi kadın karşısında kendini zayıf görmesiyle paranoyalar geliştirmesi sık rastlanan sebeplerdendir.Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayanan rollerin erkeğin kadına hükmetmesini meşrulaştırması şiddetin normalleştirilerek yayılmasına nedendir.Erkeğin öfke kontrolü ve dürtü denetimin zayıflığı,madde bağımlılığı,çocukluk döneminde maruz kaldığı travmatik yaşantılar,biyolojik faktörlere bağlı olarak erkekte gelişen limbik ve endokrin bozuklukları, kişilik bozuklukları şiddeti doğurabilir. Hastalık boyutunda kıskançlık problemi yaşayan,empati yapma yeteneği zayıf, düşük duygusal zekaya sahip, düşük benlik saygısına sahip, özgüveni zayıf erkekler şiddete eğimlidir.Cinsel yetersizlik hissiyle eşine şiddet uygulayan erkek, kendisiyle yüzleşmekten kaçarak, hissettiği eksiklikleri kadına atfeder ve rahatlamaya çalışır. Ne yazık ki, öğrenilmiş çaresizliği içselleştirerek durumu kabullenmiş kadınlarımız var. Asla kabullenme!

Sen gözyaşlarını kalbine akıtan mahzun kadın!

Hayatının kaç günü,kaç gecesi,kaç yılı sessizce ağladın.

Umutlarının artık tükenmesine mi,canının yanmasına mı bu çıldırışın.

Dünyanın en soğuk yeridir şimdi başını koyduğun yastığın.

Hangi aciz erkek nedeni bu sancılarının.

Unutma ki,şiddeti kabullenerek çare bulamazsın!

Çare olamazsan hayatına,umutlarına kavuşamazsın..

 

MYLİFE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE AİLE EVLİLİK MERKEZİ : 0505 767 58 85



635 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

İntihar - 16/10/2018
“Her nefis bir gün ölümü tadacaktır” Ölüm hayatın en büyük gerçeği ve her canlının hakikatidir.İnsanoğlunun en büyük kaygısı ve korkusu,kimileri için kurtuluş ve özgürlük yoludur.Birileri doğar,birileri ölür,birileri yaşar ve birileri kendini öldürür
İNTİHAR - 09/10/2018
İNTİHAR
DUYGUSAL EMEK - 02/06/2018
Küreselleşme ile birlikte bir çok alanda yeni yönetim politikaları ortaya çıkmıştır.Bu politikaların uygulan
-YALNIZLIĞA YOLCULUK- - 17/02/2018
Ah ne çok şey yazılmış yalnızlığa, ne çok sözler söylenmiş..
-TOPLUM VE TÜKETİM AŞIKLARI- - 30/01/2018
Postmodernizmin ve kapitalizmin politikalarının sonucu olarak ortaya çıkan tüketim çılgınlığı,bir salgın hastalık gibi ilerleyerek,bireysel olmaktan çıkıp küresel bir boyut kazanmıştır.Kapitalist ve postmodernist dünyanın empoze etmiş olduğu “hızlı