Ekrem Çulfa Dr Ekrem Çulfa Aile Evlilik Çift Terapistleri
Psikolog Pedagog
TAKINTILARDAN KURTULMAK
07/04/2018 TAKINTILARDAN KURTULMAK
OKB(Obsesif kompulsif bozukluk) kısaca bir tür kaygı bozukluğu olup kişilerin istem dışı düşünceleri irdelemesiyle büyüyen ve farklı türlerde takıntılara yol açan bir tür hastalıktır. OKB’nin belirgin bir nedeni olmamakla birlikte bir OKB geni bilinmemektedir. OKB beynin oluşumundaki herhangi bir anormallikle ilişkili değildir ve belirgin geçmiş yaşantılar ya da kişilik özellikleri kimin bu bozukluğa yakalanacağına ilişkin bilgi vermemektedir. Her insanın belirli düzeyde takıntıları, kaygıları, endişeleri vardır fakat bu rahatsızlığa sahip olanların ileri düzeyde hatta artık düşünceleri engelleyemeyecek düzeyde olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca bu tür problemler ya ilaç tedavisiyle ya da günümüzde oldukça yaygın olan bilişsel davranışçı terapiyle giderilebilir bu tür tedavilere gerek duyulmaktadır çünkü OKB’ li kişilerin yaklaşık yüzde 80’i yardım almadan daha iyiye gitmiyorlar, yani OKB’ nin belirtileri nadiren kendi kendine yok olmaktadır. Hastalığı daha yakından tanımak ve olumsuz düşünceyle takıntıları birbirinden ayırmaya gelirsek; Öncelikle bu sorunun kaynağı kişinin düşüncelere verdiği tepkiler ve onları yorumlama şeklidir. Psikolojide de görebileceğimiz gibi streste böyle ortaya çıkar aynı durumu yaşayan iki kişiden biri stres yapıyor diğeri bu durumu yapmıyorsa bu olayları durumları yorumlama ve yorumlama biçimlerimizdeki farklılıktan ortaya çıkar. Konumuza gelecek olursak bizi rahatsız eden , bizi kemiren düşünmekten kendimizi alı koyamadığımız takıntılar olumsuz düşüncelerden bu yönüyle ayrılır. Gün içerisinde bir kişi istem dışı saçma ya da mantıklı milyonlarca farklı şey düşünebilir. Bazı tip insanlar onların karakterlerine aykırı ya da toplumca ‘kötü , yasak’ diye nitelendirilmiş bu düşünceler karşısında ne kadarda gereksiz deyip üstünde durmazdan diğer tip (OKB yatkını insanlar) böyle bir şeyi neden düşündüm ?, ben acaba öyle bir insan mıyım? ,beynimin içerisinde neler oluyor? Tarzı tepkiler verir ve bunu irdelerler. Farkında olmadan yapılan bu davranış ileride kişinin daha büyük takıntıları olmasını kolaylaştırır ve bir süre sonra belki de beynimizin bize oynadığı bir oyun gibi saçma ya da bizimle hiç ama hiç uyuşmayan şeyleri düşünmemizle ve kendimizden şüphe etmemize korkmamıza yol açar. Takıntılar bir anda zihninize davetsiz olarak girerler ve istenmezler, uygunsuzdurlar, sıkıntı vericidirler. Takıntı bir kez akla geldiğinde dikkatinizi ele geçirir ve başka bir şeyi düşünmek gerçekten zordur. Dikkatinizi takıntıdan uzaklaştırabilseniz bile rahatlama sadece anlık olur. Çünkü takıntı tekrar tekrar akla gelir. Takıntılar kişiliğinize ya da ahlaki değerlerinize, ideallerinize ve hedeflerinize uygun olmayan içerikte fikirler barındırma eğilimindedirler. Takıntıların gerçek olma ihtimalleri ise bizim kendi kafamızda düşüncelerimizin gerçek olacağına inanma fikridir. Elbette düşünceler duyguları duygularda davranışı doğurur fakat her düşünce gerçekleşecek ya da aklımıza geldiği şekilde bir insana dönüşeceğiz diye bir kaide kesinlikle yoktur. Zorlayıcı düşünceleri takıntıya dönüştürülebilen hatalı değerlendirmeler ise; abartılmış sorumluluk, tehlikenin abartılması, düşünce-eylem kaynaşması, zihinsel kontrol, belirsizliğe tahammülsüzlük, mükemmeliyetçiliktir. Hepsinin özünde görüldüğü gibi mükemmeliyetçi davranma, her şeyi kontrol altına almaya çalışma ve her şeyi belirli bir programda düzenli bir şekilde yürütmeye çalışmaya yatkın insan tipidir. OKB sadece takıntılı düşüncelerden oluşmaz. Bazı hareketleri birkaç kere yapmadan rahat edemememe, sık sık el yıkama, uğurlu ya da şanslı sayıya kadar saymadan bir işe başlamama, yoldan geçerken sürekli çevredeki ağaç ya da ışıkları sayma, temizliği hastalık derecesinde fazla yapma ve tamamen temizlendiğine kendini ikna edene kadar umarsızca devam etme, evden çıktıktan sonra sürekli bir şeyleri açık unuttum mu düşüncesi ya da emin olamama birkaç kez kontrol etme içgüdüsü. Bu tür belirtiler ancak ve ancak ilaçla tedavi edilir ve doktor gözetiminden sürekli olarak geçmesi gereklidir. Diğer yönden ele alırsak hastalığı daha öncede bahsetmiş olduğum gibi bizi yiyip bitiren düşüncelerdir. Bu düşüncelerin mantıklı olması ya da kişiliğimize uyması gerekmez. Örneğin: Anke, 52 yaşında, aşırı tutucu Hristiyan bir ailede yetişmiş bir kafeterya çalışanıdır ve dini inancı yaşamında besleyici bir güç olmuştur. Anke, kendisini dine adamış Hristiyan ve yaşadığı bölgedeki kilisenin aktif bir üyesidir. Tek isteği tamamıyla Hıristiyanlığa adanmış bir hayat sürmektir. Buna rağmen, yirmi yıldır Anke, İncil okurken, dua ederken ya da bir vaaz dinlerken aklına düşen dine karşı gelen, kutsal şeyleri aşağılayan düşünceleri nedeniyle azap çekmektedir. Bu zorlayıcı felaket düşünceler için papazdan defalarca öğütler almaya gitti. Bu düşünceler kafasından gitsin diye ısrarla dualar etmekteydi ve hatta bir seferinde şeytan tarafından işkence edildiğine, daha kötüsü cinler tarafından çarpıldığına inandığından şeytan çıkarma ayinine bile katıldı. Bu tip dehşet verici günahkar düşünce ve zihinsel görüntüler öyle şiddetli hale geldi ki Anke kendisi için bir ümit olup olmadığını merak etmeye başladı. Büyük olasılıkla kötü ruhundan dolayı cehenneme mahkum edilmişti. Örnekte de görüldüğü gibi Anke’ nin aklına gelen düşünceler onun karakterine ya da düşünce tarzına uygun davranışlar değil fakat git gide büyüyen insanı kemiren cinsten takıntılardır. Önemli olan ise eğer bu tarz takıntılarımız kimseye söyleyemediğimiz, beklide utanç verici düşünceleriniz varsa ya da bazı davranışları birkaç kere yapmadan rahat edemeyip gününüzün büyük bir kısmını bu düşünceler kaplayıp sizi meşgul ediyorsa yapılması gereken bunları belirleyip bazı durumlarda küçük riskler alıp olmasından korktuğumuz şeyi denemek ve düşündüğünüz gibi olacak mı diye kendi gözlerinizle görmektir. Bunun dışında bir psikoloğa danışarak terapi yöntemiyle bu tür sıkıntılardan tamamen sıyrılabilirsiniz. Psikolog Pedagog Randevu Hattımızı arayabilirsiniz 0533 373 81 23 |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
İLAÇ MI PSİKOTERAPİ Mİ - 07/04/2018 |
Acaba ilaç mı kullanacağım yoksa ilaçsız psikoterapi ile mi ilerleyeceğim? |