Ekrem Çulfa Dr Ekrem Çulfa Aile Evlilik Çift Terapistleri
  • Anasayfa
  • https://www.facebook.com/psikolojikdanismanlar
  • http://www.twitter.com/724psikoloji

Evlilik Terapistleri
Destek Hattı : +90 544 724 36 50

Tanışma ve Flört Dönemi
Tanışma ve Flört Dönemi Nedir? Kız ve Erkekler Bu Dönemde Nelere Dikkat Etmeliler.
Söz ve Nişanlılık Dönemi
Söz ve Nişanlılık Döneminde Eş Adaylarının Birbirini tanımaları için neler yapmalılar, Nelere Dikkat etmeliler.
Evlilik ve Ebeveynlik
Evliliğinizi daha sağlıklı yürümesi ve Daha iyi çocuklar yetiştirmek için yardımınıza hazırız.
Aldatma, Boşanma, Ayrılma
Aldatma ve Sonuç olarak Boşanma ve Ayrılma istenmeyen bir durumdur. Bu dönemi daha sağlıklı geçirmenize yardımcı olalım.
AİLE EVLİLİK KOÇU TELEFONU 0505 767 5885
İstanbul, Besiktaş, Nişantaşı, Psikolog
Kadıköy ,Bakırköy, Fatih, Mecidiyekoy
Hava Durumu
Site Haritası
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.413134.5510
Euro36.357136.5028
Saat
Takvim
Aile Bireysel Çift Evlilik Terapisti Çocuk Ergen Pedagogu 0532 158 35 55
BAZEN GERÇEKLERİ HANGİ NEDENLER İLE REDDEDERİZ?
20/01/2019
Bazen gerçekleri hangi nedenler ile reddederiz?

Bazen bizim gördüğümüz gerçekleri başkasının göremeyişi bize şaşırtıcı gelebilir. Bazen de biz başkalarının gördüğünü görmekte zorlanırız. Peki neden böyle bir durumu yaşarız?
Bu sorunun cevabını verebilmek için yıllar öncesinde bilimsel bir çalışmaya konu olmuş yaşanmış bir olayı anlatmak faydalı olacaktır. Stanford Üniversitesi‘nde Sosyal Psikolog olan Leon Festinger, “Kehanet Gerçekleşmeyince” isimli çalışmasında şöyle bir olaya yer verir: 1955 yılında Marian Keech isimli bir kişi, Clarion adlı bir gezegendeki üstün varlıkların kendisine mesaj gönderdiğini, bu mesaja göre 21 Aralık tarihinde yeryüzünün büyük bir sel felâketi ile yok olacağını ve kendisine inananların gezegenden gelen bir uzay gemisi tarafından kurtarılacağını iddia eder. Bu iddialar karşısında bazı insanlar, bütün mal varlıklarını “Arayanlar (Seekers)” olarak adlandırılan bu gruba bağışlayarak büyük bir heyecanla, uzay gemisinin gelmesini ve kendilerini kurtarmasını beklerler. Psikolog Leon Festinger de çalışma kapsamında ekip arkadaşlarını grup üyesi gibi gruba dahil eder ve süreci izlemeye başlar. 21 Aralık günü gelip çattığında, grup liderinin dediği gibi bir felâket gerçekleşmez ve beklenen uzay gemisi gelmez. Kehanetin gerçekleşmemesi sonucunda grup üyelerinin dağılması, güven bunalımı yaşaması, kandırıldıklarını ve paralarını boşa harcadıklarını kabul etmesi beklenirken tam tersine, kısa süreli zihinsel bir çelişki yaşamalarına rağmen üyelerin, liderlerine olan inançları artar. Grup üyeleri, felaketin gerçekleşmemesini ve uzay gemisinin gelmemesini, kendi inançlarından dolayı herkes için ikinci bir şans verildiği şeklinde değerlendirir. İnançlarının, yaşanacak olan felâketi bertaraf ettiğini söyler ve grup liderine daha çok bağlanırlar. 

Peki neden böyle bir sonuç  yaşanır? 

Marian Keech’in iddialarına inanan kişiler, bu inançları için çok büyük fedakârlıklar yapmış, bütün mal varlıklarını bağışlamış, işini ve yakınlarını geride bırakmış, inançları dolayısıyla başkalarının alayına maruz kalmışlardır. Bu kadar kayıptan sonra bu kişilerin, kaybettiklerini geri kazanma şansı neredeyse imkânsızdır. Ayrıca kehanete inanmayan kişilerle yüz yüze geldiklerinde kandırıldıklarını veya yanıldıklarını söylemek onlar için oldukça zor bir yüzleşme olacağı için bu sıkıntıları yaşamamak adına düşüncelerini değiştirmiş ve yeni duruma uyumlu bir düşünce geliştirmişlerdir. 

Yaşanan bu durum, Psikolog Festinger tarafından öngürülen bir sonuç olmuştur. Festinger, bu olay sonrasında “Bilişsel Uyumsuzluk Teorisi”ni geliştirmiştir. Teoriye göre; kişi, birbirine zıt iki bilgi ile karşılaştığında zihninde uyumsuzluk yaşamamak veya uyumsuzluğu azaltmak için bilişlerini değiştirir.

 Festinger, teorisini iki hipoteze dayandırır. 

Birinci hipotez: Uyumsuzluk, kişi için rahatsız edicidir. Bu durumda kişi uyumsuzluğu azaltmaya ve bilişleri uyumlu hale getirmeye çalışır. Her uyumsuz bilgi, kişinin uyumu yakalamaya yönelik motivasyonunu arttırır. Kişi, bilişini 3 yoldan biriyle değiştirerek yaşadığı uyumsuzluğu gidermeye çalışır.

1. Bilişlerden birini (çoğu kez olumsuz olarak değerlendirdiği bilişi) inkâr ederek. Meselâ, değer verdiği kişinin dürüst olmayan davranışlarına tanık olan birinin, “aslında o dürüst davranıyor, herkes onu yanlış anlıyor” demesi. 

2. Uyumsuz bilişin önemini azaltarak. Bu seçeneği tercih eden kişiler, yeni bilişi değersizleştirme yoluna giderler. Dürüst olarak bildiği kişinin, yalan söylediğini, kendisini yanılttığını gören birinin; “yalan söylemeyen mi var, herkes yalan söylüyor” diyerek yalanı değersizleştirmesi gibi.

3. Yeni bilişe gerekçeler üreterek. Dürüst olarak bildiği kişi tarafından yanılttılan kişinin; “bana yalan söyledi, ama beni üzmek istemediği için bunu yaptı” demesi gibi.

İkinci hipotez: Kişi uyumsuzluğu yaşamak istemediği için uyumsuzluğu önlemek için uyumsuzluğa yol açacak bilgilere uzak durur. Meselâ siyasî bir partiye gönül veren kişilerin, partileri hakkında olumsuz yayın yapan televizyon kanallarından, haber sitelerinden veya  gazetelerden uzak durması gibi. 

Özetlemek gerekirse: Kişiler iki zıt bilgi ile karşılaştıklarında zihinlerinde uyumsuzluk ortaya çıkar. Bu uyumsuzluk psikolojik olarak rahatsız edicidir. Kişi, rahatsızlıktan kurtulmak için ya olumsuz bilişini değiştirir, ya olumsuz bilişi değersizleştirir veya kendince haklı gerekçeler üretir. Sonraki zamanlarda ise zihinsel uyumsuzluk yaşamamak adına uyumsuzluğa yol açacak bilgi kaynaklarından uzak durur. 

İnsanın yaratılış gereği zihninde bir uyum araması, bir değere veya inanca bağlanan ve bu bağlılık dolayısıyla doyum yaşayan kişinin gerçekçi olmasa bile inandığı değerlerden vazgeçmesini zorlaştırır. Bu durum zamanla kişide saplantılı, irrasyonel ve gerçeklikten uzak düşünce yapılarının oluşmasına sebep olur. Böyle bir durumda kişilerin bilişsel dünyalarında değişim yaşanması gittikçe zorlaşır ve zihin dünyaları gün geçtikçe katılaşır. Bunun sonucunda da gerçek olan bilgileri reddetme eğilimi yaşanır.
 
Aile Evlilik ve Çift Danışmanı Dr. Ekrem ÇULFA 05057675885
Mylife Danışmanlık 
 


597 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ÖZSEVGİ & KARI-KOCA SEVGİSİ - 18/11/2024
Özsevgi ile eşimize olan sevgi dengesini nasıl dengeleriz?, Bunun için neler yapmalıyız?, Neler yapmamalıyız?
"İLİŞKİLERİNİZİ ÖLDÜREN 5 ŞEY: - 03/11/2024
1. Karşı tarafı değiştirmeye çalışmak, 2. Onu anlamak için artık çaba sarf etmemek,
ŞEHİTLİK - 27/10/2024
Şehit Olma Nedir?, Şehitlik Mertebesine Nasıl Ulaşılır?, Şehit Olmanın Psikolojik, Pedagojik, Sosyolojik, Milli Manevi Yorumları Nelerdir?,
KINA GECESİNİN GELİN, DAMAT, EBEVEYNLER VE ARKADAŞLAR İÇİN PSİKOLOJİK ANLAMI NEDİR? - 20/10/2024
Kına gecesi, kültürel ve geleneksel bir etkinlik olup, gelin ve damadın hayatındaki önemli bir dönüm noktasını temsil eder.
PSİKOLOJİSİ BOZUK OLANLAR NE GİBİ HAYAT KOÇLUĞU ALABİLİRLER? - 14/10/2024
Psikolojik sorunlar yaşayan bireyler için Hayat Koçluğu hizmetleri, destekleyici bir yaklaşım sunabilir. Ancak bu hizmetlerin, profesyonel psikoterapi veya psikiyatri tedavisi ile birlikte değerlendirilmesi önemlidir.
YALNIZLİK VE SAĞLIK KONULARINDA YÜKSEK KAYGILARIM VAR. - 09/10/2024
Soru:Yalnızlik ve Sağlık konularında yüksek kaygılarım var , bunun için neler önerirsiniz, örneklerle açıklar mısın?
ARASTİRMALARA GORE İNTERNET FENOMENLERİ DAHA COK NEDEN İNTİHAR EDİYOR? - 27/09/2024
İnternet fenomenlerinin intihar oranlarının yüksek olmasının birkaç nedeni bulunmaktadır. İşte bu nedenlerden bazıları:
ANNELERDE FEDAKARLIK PSİKOLOJİSİ - 24/09/2024
Annelerde fedakarlık psikolojisi, genellikle annelerin çocuklarına ve ailelerine karşı duyduğu derin bağlılık ve özveri ile ilişkilidir. Bu psikoloji, birçok kültürde ve aile yapısında önemli bir yer tutar.
MUTSUZLUK, KEYİFSİZLİK, HAYATTAN ZEVK ALAMAMA VE HALSİZLİK İÇİN PSİKOLOJİK OLARAK ÇÖZÜM ÖNERİLERİ - 21/09/2024
Mutsuzluk, keyifsizlik, hayattan zevk alamama ve halsizlik, bireylerin duygusal ve fiziksel durumlarını ifade eden terimlerdir. İşte bu kavramların tanımları ve önerilerimiz:
 Devamı