Ekrem Çulfa Dr Ekrem Çulfa Aile Evlilik Çift Terapistleri
  • Anasayfa
  • https://www.facebook.com/psikolojikdanismanlar
  • http://www.twitter.com/724psikoloji

Evlilik Terapistleri
Destek Hattı : +90 544 724 36 50

Tanışma ve Flört Dönemi
Tanışma ve Flört Dönemi Nedir? Kız ve Erkekler Bu Dönemde Nelere Dikkat Etmeliler.
Söz ve Nişanlılık Dönemi
Söz ve Nişanlılık Döneminde Eş Adaylarının Birbirini tanımaları için neler yapmalılar, Nelere Dikkat etmeliler.
Evlilik ve Ebeveynlik
Evliliğinizi daha sağlıklı yürümesi ve Daha iyi çocuklar yetiştirmek için yardımınıza hazırız.
Aldatma, Boşanma, Ayrılma
Aldatma ve Sonuç olarak Boşanma ve Ayrılma istenmeyen bir durumdur. Bu dönemi daha sağlıklı geçirmenize yardımcı olalım.
AİLE EVLİLİK KOÇU TELEFONU 0505 767 5885
İstanbul, Besiktaş, Nişantaşı, Psikolog
Kadıköy ,Bakırköy, Fatih, Mecidiyekoy
Hava Durumu
Site Haritası
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.413134.5510
Euro36.357136.5028
Saat
Takvim
uzman klinik psikolog sabiha ışık 05301221102
sabihaisik@outlook.com
İlişkileri bitiren 8 cümle
04/02/2022

İlişkileri bitiren 8 cümle

İlişkilerde psikolojik şiddetten fiziksel şiddetten bahsediyoruz, bunların ne kadar yıkıcı olabildiğinden bahsediyoruz ama bazen farkında olmadan kullandığımız basit gibi görünen cümleler ilişkilerin dibine böyle kibrit suyu derler ya öyle zehirli bir etki yapıyor. O anda farkına varmasan bile günün birinde ilişkinin sonlanmasına, bir şekilde ölmesine sebep olacak bir etki yaratıyor.

Böyle düşünüyorsan ayrılmalıyız, boşanmalıyız.” Şimdi ayrılmak, boşanmak yeri geldiğinde bence gerçekten mantıklı bir seçenek olabilir. Yani insanlar boşanmasın, ayrılmasın diye bir önerim ya da tavsiyem hiç olmadı bu konuda ama şu var. Eğer gerçekten ayrılmayı düşünmüyorsan, eğer gerçekten boşanmayı düşünmüyorsan bu cümleleri, bu kelimeleri sıklıkla kullanıyor olman boşanma ayrılma ihtimalini çok olağan bir hale getiriyor ve bir bakıyorsun ki incir çekirdeğini doldurmayacak minicik bir sebep için sen boşanmayı gündeme getirmişsin ve ilişkilerde bu cümleler çok sık kullanıldığı zaman laçkalaşıyor, insanların birbirine saygısı kayboluyor ve bir bakmışsın ki günün birinde boşanmak çok da olağan bir senaryo. Aslında hiç öyle bir duruma gerek olmadığı halde. Bu yüzden gerçekten boşanmayı düşünüyorsan elbette bu cümleleri kullanabilirsin ama insanlar birbiri ile bazen anlaşamayabilir. Bazen çatışmalar yaşayabilir. Sen sevdiğin insanla her zaman aynı fikirde olacaksın diye bir şey yok. Bu gayet doğaldır. Önemli olan ortalama. Ama her tartışmada hadi boşanıyoruz, hadi ayrılıyoruz dersen karşı taraf bile diyebilir hadi tamam o zaman ya yeter artık. Hep bunu gündeme getiriyorsun boşanalım o zaman. Ki böyle durumlar sebebiyle boşanan insanlarla da çok sık karşılaştım. O yüzden küçük çatışmaların gayet olağan olduğunu bilmekte hiçbir sıkıntı yok, farklı düşünebilirsin. Farklı insanlarsınız çünkü. Bu bir ayrılma boşanma sebebi değil.

İnsanı rencide eden şeylerin başında onun varoluşu hakkında değiştirmesi mümkün olmayan konular hakkında ağır şeyler söylemek. İşte bu bizim toplumumuzda şöyle bir cümleyle karşılık geliyor; “Sen de erkek misin, sen de kadın mısın, erkek olsan şunu yaparsın, kadın olsan şöyle davranırsın.” Şimdi bunlar o anda öfke ile ağızdan çıkıyormuş gibi görünebilir ama karşı tarafın benliğinin kişiliğinin tam ortasına bir bıçak sokuyormuşsun da sonra çeviriyormuşsun gibi bir etki yapıyor. O yüzden ne olursa olsun bu cümleyi kullanmamak gerekiyor ki bu cümle gerçekten çok yaralayıcı ve tedavi olması çok zor etkilere sebep olan bir kötü etki bırakıyor diyebilirim.

İnsanlar beraber yaşadıkları insanları yani çok sevdikleri insanları bazen daha az seviyormuş gibi hissedebilirler. Bazen ona öfkeli hissedebilirler. Bunda hiçbir sıkıntı yok. Yani “şuan sana karşı çok öfkeli hissediyorum, beni üzdün, beni öfkelendirdin” demekte de bir problem yok. Ama bazen öfkemiz bir şekilde o kadar ısınıyor ki karşı tarafa “Senden tiksiniyorum, senden nefret ediyorum, hayatımı mahfettin”. Şimdi bu cümleler o kadar sivri cümleler ki karşı tarafın eğer ki böyle bir durum yoksa o anda ilişkiyi tamamen sorgulamasına sebep olabilir. Bir bakmışsın ki o güne kadar belki ilmek ilmek ördüğün çok emek verdiğin ilişkiyi bu kurduğun cümle ile karşı tarafın gözünde bitirmiş olabilirsin. Bundan dolayı sen diliyle konuşmak yerine “sen şöyle yaptın, senden tiksiniyorum, nefret ediyorum” gibi cümleler çok üst perde cümleler. Daha böyle aşama aşama tepkiyi arttırmak birazcık daha yavaş gitmekte fayda var. Baktın öfkeni kontrol edemiyorsun o ortamı terk et. Yarın konuş, yarın çöz o problemi. Bir iki gün sonra çöz. Hiç kimse iki gün küs kaldı diye ölmez, ayrılmaz da. Ama bu cümleleri kurduğun için ilişkini zehirleyebilirsin. Karşı tarafın yaptığı şeyler o anda mantıklı gelmeyebilir. Belki sana saçma gelebilir. Ama böyle durumlar hatalar neticesinde tam da “Aptalsın, geri zekalısın, salaksın.” gibi böyle ifadeler, etiketlemeler, hakaretler kullanmak ilişkiyi gerçekten çok yıpratan şeylerden bir tanesi ve ben şunu söyleyeyim karşındaki dünyanın en sayılı insanı olsun ve sen ona hakaret etmeye başla bir süre sonra o da sana hakaret edecektir. Bir bakmışsın ki ilişki içinde birbirine küfreden iki tane insan var. Gerçekten buna gerek var mı? Gerçekten insanların birbirine hakaret ediyor olması o problemi çözmesi için bir motivasyon mu sağlıyor zannediyorsun? Böyleyse çok yanılıyorsun. Hakaret karşı tarafın ruhunu küçültür, ruhunu incitir, ruhunu yaralar. Ne olursa olsun yine karşı tarafa argo, hakaret vari şeyler kullanmamak gerekiyor. Hatayı eleştirebilirsin. Yapılan yanlışı eleştirebilirsin, davranışı eleştirebilirsin ama kişiliğe yönelik böyle bir müdahalenin geri dönüşü çok zor oluyor. Bazı insanlar öfkesini bir türlü boşaltamıyorlar. Karşı tarafın canını acıtmak, canını yakmak istiyorlar. Şimdi bu aslında sadece bu kadar yoğun bir öfke hissediyorsan, bu kadar yoğun bir şekilde karşı tarafın canını yakmak istiyorsan karşı tarafın yaptıkları ile ilgili değildir. Bu muhtemelen senin geçmişinden getirdiğin başka bir acının yansımasıdır diyebiliriz. İşte böyle anlarda insanların sık yaptığı yanlış kullandığı cümlelerden bir tanesi “Bugüne kadar ne yaptın ki? Neyi başardın ki? Sen bir hiçsin. Sen kendini başarılı mı zannediyorsun? Sen kendini güzel yakışıklı mı zannediyorsun?”. Geçmiş öldüren şeyler. O güne kadar ortaya konan emekleri bir kalemde siliyorsun farkında olmadan. Gerçekten öyle mi düşünüyorsun? Eğer öyle düşünüyor olsaydın ayrılırdın zaten. O insanla beraber olmazdın. Ama o anda öfke o kadar kontrolü ele geçiriyor ki ağzından çıkan şeyi kontrol edemiyorsun. Bu arada şunu söyleyebilirim, aklına böyle şeyler gelebilir, aklına karşındaki insanı boğmak bile gelebilir. Bunda sıkıntı yok. Ama nedir aklı başında olan bir insan her düşündüğü şeyi söylememeli, her düşündüğü şeyi yapmamalı. Bizi medeni kılan ya da hayvanlardan ayıran tarafımız da bu değil midir zaten? O yüzden bu tür durumlarda geçmişi asla tek kalemde silme. Çünkü gerçekten ortada bir emek var.

Sık kullanılan ve zarar veren bir diğer cümle de şu; “Aynı annen gibisin, aynı baban gibisin, aynı kardeşin gibisin.” Aile içerisinde bir hikaye vardır mesela baba çapkındır, anne evi ile ilgilenmemiştir, kardeş böyle batak bir tiptir ve o anda eş ya da sevgili bir problemli durumda bir kıyaslama içine girer. O kötü örneği olan ebeveyni ya da kardeşi, akrabayı örnek gösterir. Aynı bunun gibisin der. Ama böyle bir çaba ya da kıyaslama içinde bulunduğumuz zaman o insanın o günden sonra düzelme noktasındaki motivasyonunu baltalamış oluruz ve farkında olmadan çok sık kullanıyorsan baba mı diyorsun aynı baban gibisin, bir bakmışsın o insana dönüştürüyorsun onu. Bundan dolayı şunu unutma her insanın şahsına münasır bir özelliği yapısı vardır. Herkes farklı. Herkesin kendine özel bir yapısı var ve kıyaslamalarda bulunmamak lazım. Kıyaslama her şeyi öldürdüğü gibi ilişkileri de öldürür.

Bizimde dahil olduğumuz bir şey var aslında. Sık kullanılan ve bir şekilde insanlara zarar veren zehirli cümlelerden bir tanesi. İnsanlar kızdığı zaman “Senin psikoloğa gitmeye ihtiyacın var. Senin terapiye ihtiyacın var. Senin ilaç kullanmaya ihtiyacın var. “ Yardımcı mı olduğunu zannediyorsun böyle dediğin zaman? Bu insanın gerçekten bir sorunu varsa bile o insanı aşağılamak, küçümsemek ya da onun acı çekmesini sağlamak için kullandığın bir hakaret yöntemi oluyor. İşte böyle hassas konularda kolayca kırıcı şeyler söylüyorsan karşındaki insanın bir gün ansızın seni terk etme ihtimali bile olabilir. Artık dayanamaz çünkü bazı insanlar hemen tepki vermezler. İçeride birikir birikir bardak taşana kadar sen fark etmezsin. Bir bakmışsın şak gitmiş. Yani eğer karşındaki insanın bir şekilde yardım almasını istiyorsan, psikolojik sorunları olduğunu düşünüyorsan “hadi gel beraber gidelim terapi alalım ben de almak istiyorum. Bunda anormal bir durum yok” diye yaklaşmak lazım. Ama “senin tedaviye ihtiyacın var” demek bir çözüm önerisi değil bir hakarettir. Bunu da kenara köşeye yazmak, hatırlamak iyi olacaktır.

Ve son olarak söylemek istediğim cümle şu “Bir tek ben atlanıyorum sana, var ya kimse seni çekmez.” Böyle mi gerçekten? Bir tek sen mi katlanıyorsun? Ya da neden katlanıyorsun? Ben her insanın yaptığı şeylerin altında bencilce bir taraf olduğunu düşünüyorum. Eğer sen o insana katlanıyorsan muhtemelen bu işten bir çıkarın var. Maddi ya da manevi. Farkındasın ya da farkında değilsin. Yani orada duruyorsan aslında kendin için duruyorsun. Bunu karşı tarafa söylediğin anda karşı tarafın özgüvenini yaralıyorsun, egosuna zarar veriyorsun, ciddi anlamda olumsuz bir etki ortaya çıkartıyorsun. Hiç kimse birbiri için böyle cümleler kullanmamalı diye düşünüyorum ve farkında olmadan aklımıza gelen her şeyi yaptığımız için aklımıza gelen her şeyi söylediğimiz için belki de çok güzel olabilecek ilişkilerin böyle hayal kırıklığına dönüştüğünü görüyorum. Kullandığımız kelimeler hem ilişkimizi hem de karşımızdaki insanın motivasyonunu nasıl bir insan olduğunu belirleyen en önemli şeylerden bir tanesi. Kelimeler dünyamızdır. Bunu hiç unutmamak gerekiyor.

Klinik Psikolog Sabiha IŞIK



238 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Antisosyal Kişilik Bozukluğu - 28/06/2022
Sosyopati ya da psikopati olarak da adlandırılan antisosyal kişilik bozukluğu genel anlamda diğer kişilerin haklarına karşı umursamazlık ve ihlal halidir. Çocukluk veya ilk ergenlik çağında başlayıp yetişkinlik çağında da devam eder. Hilekarlık ve
Terk Edilme ve Ayrılık Korkusu - 24/06/2022
Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin’ e benzer aşıkların reddedilme ve terkedilme öyküleri mitolojde yoğun bir şekilde karşımıza çıkıyor. Bütün hayatını sevgiliye adayan erkek ve kadın mitleri ile doludur masallar ve efsaneler. Analitik psikolojinin
Göç’ün Psikolojisi ve Sosyolojisi - 21/06/2022
Uluslararası göç; bir ülkeden bir ülkeye belirli bir süre yaşamak için taşınmak olarak adlandırabiliriz. Göç konusunu sebeplerine göre ayıracak olursak eğer; 1) ekonomik göç yani iş için göç edenler: Eskiden Avrupa mavi yakalı göçmen ararken
Bağlanma türleri ve insan ilişkilerine etkisi - 17/06/2022
Bağlanma; çocukların küçük yaşta anne veya bakım veren diğer kişi ile kurduğu bağdır. Bebekler küçük yaşlarda bakım veren kişinin ya da annenin her zaman ihtiyaçlarına cevap verebileceğini, güvenli olarak bir psikolojik yapı geliştirdiklerinde onla
Çocuklarda davranış bozuklukları ve çalma davranışı - 14/06/2022
Bir davranışı problem olarak değerlendirmenin belli objektif ölçüleri vardır. Davranışın değerlendirilmesi sırasında
Otizm nedir? - 10/06/2022
Yaygın gelişimsel bozukluk başlığı altında otizm, asperger sendromu, çocuğun dezintegratif bozukluğu (Heller sendromu), başka türlü adlandırılamayan yaygın gelişimsel bozukluk yer alır. Otizm belirtileri nelerdir? Otistik çocukları üç konud
Kardeşler arası yaş farkı ne kadar olmalıdır? - 07/06/2022
En sık sorulan sorulardan biri ne zaman ikinci çocuğu yapmalıyım? Kardeşler arası yaş farkı ideali kaç olmalıdır? Bu yazımda bunlara detaylıca değineceğim. Yaş farkına karar verirken değerlendirilecek konular; anne baba, anne baba ilişkisi, çocuğu
Çocuklarda konuşma geriliği, konuşma gecikmesi - 03/06/2022
Konuşma bir öğrenme ve iletişim biçimidir. Bebekler etrafındaki olayları gözlemleyerek, cisimlerin isimlerini duyarak zamanla konuşmaya başlarlar. Çocuk beyni ilk üç yaş içerisinde öğrenme ve taklit etmeye çok açıktır. Çok kolay öğrenir ve taklit ed
Çocuklara “Hayır”ı Öğretmek, Çocuklara Hayır Diyebilmek - 31/05/2022
Ne zaman çocuklara “hayır” diyoruz? Ne zaman “dur” diyoruz? Acaba bu hayır’lar bizim hayır’larımız mı yoksa olması gereken hayır’lar mı? Çocukların cezalandırılmaları ile ilgili süreçlerde bazen hayır diyerek, ses tonumuzu da arttırarak yapmaması g
 Devamı