Ekrem Çulfa Dr Ekrem Çulfa Aile Evlilik Çift Terapistleri
uzman klinik psikolog sabiha ışık 05301221102
sabihaisik@outlook.com
İlişkileri bitiren 8 cümle
04/02/2022 İlişkileri bitiren 8 cümle İlişkilerde psikolojik şiddetten fiziksel şiddetten
bahsediyoruz, bunların ne kadar yıkıcı olabildiğinden bahsediyoruz ama bazen
farkında olmadan kullandığımız basit gibi görünen cümleler ilişkilerin dibine
böyle kibrit suyu derler ya öyle zehirli bir etki yapıyor. O anda farkına
varmasan bile günün birinde ilişkinin sonlanmasına, bir şekilde ölmesine sebep
olacak bir etki yaratıyor. “Böyle düşünüyorsan ayrılmalıyız,
boşanmalıyız.” Şimdi ayrılmak, boşanmak yeri geldiğinde bence gerçekten
mantıklı bir seçenek olabilir. Yani insanlar boşanmasın, ayrılmasın diye bir
önerim ya da tavsiyem hiç olmadı bu konuda ama şu var. Eğer gerçekten ayrılmayı
düşünmüyorsan, eğer gerçekten boşanmayı düşünmüyorsan bu cümleleri, bu
kelimeleri sıklıkla kullanıyor olman boşanma ayrılma ihtimalini çok olağan bir
hale getiriyor ve bir bakıyorsun ki incir çekirdeğini doldurmayacak minicik bir
sebep için sen boşanmayı gündeme getirmişsin ve ilişkilerde bu cümleler çok sık
kullanıldığı zaman laçkalaşıyor, insanların birbirine saygısı kayboluyor ve bir
bakmışsın ki günün birinde boşanmak çok da olağan bir senaryo. Aslında hiç öyle
bir duruma gerek olmadığı halde. Bu yüzden gerçekten boşanmayı düşünüyorsan
elbette bu cümleleri kullanabilirsin ama insanlar birbiri ile bazen
anlaşamayabilir. Bazen çatışmalar yaşayabilir. Sen sevdiğin insanla her zaman
aynı fikirde olacaksın diye bir şey yok. Bu gayet doğaldır. Önemli olan
ortalama. Ama her tartışmada hadi boşanıyoruz, hadi ayrılıyoruz dersen karşı
taraf bile diyebilir hadi tamam o zaman ya yeter artık. Hep bunu gündeme
getiriyorsun boşanalım o zaman. Ki böyle durumlar sebebiyle boşanan insanlarla
da çok sık karşılaştım. O yüzden küçük çatışmaların gayet olağan olduğunu
bilmekte hiçbir sıkıntı yok, farklı düşünebilirsin. Farklı insanlarsınız çünkü.
Bu bir ayrılma boşanma sebebi değil. İnsanı rencide eden şeylerin başında
onun varoluşu hakkında değiştirmesi mümkün olmayan konular hakkında ağır şeyler
söylemek. İşte bu bizim toplumumuzda şöyle bir cümleyle karşılık geliyor; “Sen
de erkek misin, sen de kadın mısın, erkek olsan şunu yaparsın, kadın olsan
şöyle davranırsın.” Şimdi bunlar o anda öfke ile ağızdan çıkıyormuş gibi
görünebilir ama karşı tarafın benliğinin kişiliğinin tam ortasına bir bıçak
sokuyormuşsun da sonra çeviriyormuşsun gibi bir etki yapıyor. O yüzden ne
olursa olsun bu cümleyi kullanmamak gerekiyor ki bu cümle gerçekten çok
yaralayıcı ve tedavi olması çok zor etkilere sebep olan bir kötü etki bırakıyor
diyebilirim. İnsanlar beraber yaşadıkları
insanları yani çok sevdikleri insanları bazen daha az seviyormuş gibi
hissedebilirler. Bazen ona öfkeli hissedebilirler. Bunda hiçbir sıkıntı yok.
Yani “şuan sana karşı çok öfkeli hissediyorum, beni üzdün, beni öfkelendirdin”
demekte de bir problem yok. Ama bazen öfkemiz bir şekilde o kadar ısınıyor ki
karşı tarafa “Senden tiksiniyorum, senden nefret ediyorum, hayatımı
mahfettin”. Şimdi bu cümleler o kadar sivri cümleler ki karşı tarafın eğer
ki böyle bir durum yoksa o anda ilişkiyi tamamen sorgulamasına sebep olabilir.
Bir bakmışsın ki o güne kadar belki ilmek ilmek ördüğün çok emek verdiğin
ilişkiyi bu kurduğun cümle ile karşı tarafın gözünde bitirmiş olabilirsin.
Bundan dolayı sen diliyle konuşmak yerine “sen şöyle yaptın, senden
tiksiniyorum, nefret ediyorum” gibi cümleler çok üst perde cümleler. Daha böyle
aşama aşama tepkiyi arttırmak birazcık daha yavaş gitmekte fayda var. Baktın
öfkeni kontrol edemiyorsun o ortamı terk et. Yarın konuş, yarın çöz o problemi.
Bir iki gün sonra çöz. Hiç kimse iki gün küs kaldı diye ölmez, ayrılmaz da. Ama
bu cümleleri kurduğun için ilişkini zehirleyebilirsin. Karşı tarafın yaptığı
şeyler o anda mantıklı gelmeyebilir. Belki sana saçma gelebilir. Ama böyle
durumlar hatalar neticesinde tam da “Aptalsın, geri zekalısın, salaksın.”
gibi böyle ifadeler, etiketlemeler, hakaretler kullanmak ilişkiyi gerçekten çok
yıpratan şeylerden bir tanesi ve ben şunu söyleyeyim karşındaki dünyanın en
sayılı insanı olsun ve sen ona hakaret etmeye başla bir süre sonra o da sana
hakaret edecektir. Bir bakmışsın ki ilişki içinde birbirine küfreden iki tane
insan var. Gerçekten buna gerek var mı? Gerçekten insanların birbirine hakaret
ediyor olması o problemi çözmesi için bir motivasyon mu sağlıyor zannediyorsun?
Böyleyse çok yanılıyorsun. Hakaret karşı tarafın ruhunu küçültür, ruhunu
incitir, ruhunu yaralar. Ne olursa olsun yine karşı tarafa argo, hakaret vari
şeyler kullanmamak gerekiyor. Hatayı eleştirebilirsin. Yapılan yanlışı
eleştirebilirsin, davranışı eleştirebilirsin ama kişiliğe yönelik böyle bir
müdahalenin geri dönüşü çok zor oluyor. Bazı insanlar öfkesini bir türlü
boşaltamıyorlar. Karşı tarafın canını acıtmak, canını yakmak istiyorlar. Şimdi
bu aslında sadece bu kadar yoğun bir öfke hissediyorsan, bu kadar yoğun bir
şekilde karşı tarafın canını yakmak istiyorsan karşı tarafın yaptıkları ile
ilgili değildir. Bu muhtemelen senin geçmişinden getirdiğin başka bir acının
yansımasıdır diyebiliriz. İşte böyle anlarda insanların sık yaptığı yanlış
kullandığı cümlelerden bir tanesi “Bugüne kadar ne yaptın ki? Neyi başardın
ki? Sen bir hiçsin. Sen kendini başarılı mı zannediyorsun? Sen kendini güzel
yakışıklı mı zannediyorsun?”. Geçmiş öldüren şeyler. O güne kadar ortaya
konan emekleri bir kalemde siliyorsun farkında olmadan. Gerçekten öyle mi
düşünüyorsun? Eğer öyle düşünüyor olsaydın ayrılırdın zaten. O insanla beraber
olmazdın. Ama o anda öfke o kadar kontrolü ele geçiriyor ki ağzından çıkan şeyi
kontrol edemiyorsun. Bu arada şunu söyleyebilirim, aklına böyle şeyler
gelebilir, aklına karşındaki insanı boğmak bile gelebilir. Bunda sıkıntı yok.
Ama nedir aklı başında olan bir insan her düşündüğü şeyi söylememeli, her
düşündüğü şeyi yapmamalı. Bizi medeni kılan ya da hayvanlardan ayıran tarafımız
da bu değil midir zaten? O yüzden bu tür durumlarda geçmişi asla tek kalemde
silme. Çünkü gerçekten ortada bir emek var. Sık kullanılan ve zarar veren bir
diğer cümle de şu; “Aynı annen gibisin, aynı baban gibisin, aynı kardeşin
gibisin.” Aile içerisinde bir hikaye vardır mesela baba çapkındır, anne evi
ile ilgilenmemiştir, kardeş böyle batak bir tiptir ve o anda eş ya da sevgili
bir problemli durumda bir kıyaslama içine girer. O kötü örneği olan ebeveyni ya
da kardeşi, akrabayı örnek gösterir. Aynı bunun gibisin der. Ama böyle bir çaba
ya da kıyaslama içinde bulunduğumuz zaman o insanın o günden sonra düzelme
noktasındaki motivasyonunu baltalamış oluruz ve farkında olmadan çok sık
kullanıyorsan baba mı diyorsun aynı baban gibisin, bir bakmışsın o insana
dönüştürüyorsun onu. Bundan dolayı şunu unutma her insanın şahsına münasır bir
özelliği yapısı vardır. Herkes farklı. Herkesin kendine özel bir yapısı var ve
kıyaslamalarda bulunmamak lazım. Kıyaslama her şeyi öldürdüğü gibi ilişkileri
de öldürür. Bizimde dahil olduğumuz bir şey var
aslında. Sık kullanılan ve bir şekilde insanlara zarar veren zehirli
cümlelerden bir tanesi. İnsanlar kızdığı zaman “Senin psikoloğa gitmeye
ihtiyacın var. Senin terapiye ihtiyacın var. Senin ilaç kullanmaya ihtiyacın
var. “ Yardımcı mı olduğunu zannediyorsun böyle dediğin zaman? Bu insanın
gerçekten bir sorunu varsa bile o insanı aşağılamak, küçümsemek ya da onun acı
çekmesini sağlamak için kullandığın bir hakaret yöntemi oluyor. İşte böyle
hassas konularda kolayca kırıcı şeyler söylüyorsan karşındaki insanın bir gün
ansızın seni terk etme ihtimali bile olabilir. Artık dayanamaz çünkü bazı
insanlar hemen tepki vermezler. İçeride birikir birikir bardak taşana kadar sen
fark etmezsin. Bir bakmışsın şak gitmiş. Yani eğer karşındaki insanın bir
şekilde yardım almasını istiyorsan, psikolojik sorunları olduğunu düşünüyorsan
“hadi gel beraber gidelim terapi alalım ben de almak istiyorum. Bunda anormal
bir durum yok” diye yaklaşmak lazım. Ama “senin tedaviye ihtiyacın var” demek
bir çözüm önerisi değil bir hakarettir. Bunu da kenara köşeye yazmak, hatırlamak
iyi olacaktır. Ve son olarak söylemek istediğim
cümle şu “Bir tek ben atlanıyorum sana, var ya kimse seni çekmez.” Böyle
mi gerçekten? Bir tek sen mi katlanıyorsun? Ya da neden katlanıyorsun? Ben her
insanın yaptığı şeylerin altında bencilce bir taraf olduğunu düşünüyorum. Eğer
sen o insana katlanıyorsan muhtemelen bu işten bir çıkarın var. Maddi ya da
manevi. Farkındasın ya da farkında değilsin. Yani orada duruyorsan aslında
kendin için duruyorsun. Bunu karşı tarafa söylediğin anda karşı tarafın
özgüvenini yaralıyorsun, egosuna zarar veriyorsun, ciddi anlamda olumsuz bir
etki ortaya çıkartıyorsun. Hiç kimse birbiri için böyle cümleler kullanmamalı
diye düşünüyorum ve farkında olmadan aklımıza gelen her şeyi yaptığımız için
aklımıza gelen her şeyi söylediğimiz için belki de çok güzel olabilecek
ilişkilerin böyle hayal kırıklığına dönüştüğünü görüyorum. Kullandığımız kelimeler
hem ilişkimizi hem de karşımızdaki insanın motivasyonunu nasıl bir insan
olduğunu belirleyen en önemli şeylerden bir tanesi. Kelimeler dünyamızdır. Bunu
hiç unutmamak gerekiyor. Klinik Psikolog Sabiha
IŞIK |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Antisosyal Kişilik Bozukluğu - 28/06/2022 |
Sosyopati ya da psikopati olarak da adlandırılan antisosyal kişilik bozukluğu genel anlamda diğer kişilerin haklarına karşı umursamazlık ve ihlal halidir. Çocukluk veya ilk ergenlik çağında başlayıp yetişkinlik çağında da devam eder. Hilekarlık ve |
Terk Edilme ve Ayrılık Korkusu - 24/06/2022 |
Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin’ e benzer aşıkların reddedilme ve terkedilme öyküleri mitolojde yoğun bir şekilde karşımıza çıkıyor. Bütün hayatını sevgiliye adayan erkek ve kadın mitleri ile doludur masallar ve efsaneler. Analitik psikolojinin |
Göç’ün Psikolojisi ve Sosyolojisi - 21/06/2022 |
Uluslararası göç; bir ülkeden bir ülkeye belirli bir süre yaşamak için taşınmak olarak adlandırabiliriz. Göç konusunu sebeplerine göre ayıracak olursak eğer; 1) ekonomik göç yani iş için göç edenler: Eskiden Avrupa mavi yakalı göçmen ararken |
Bağlanma türleri ve insan ilişkilerine etkisi - 17/06/2022 |
Bağlanma; çocukların küçük yaşta anne veya bakım veren diğer kişi ile kurduğu bağdır. Bebekler küçük yaşlarda bakım veren kişinin ya da annenin her zaman ihtiyaçlarına cevap verebileceğini, güvenli olarak bir psikolojik yapı geliştirdiklerinde onla |
Çocuklarda davranış bozuklukları ve çalma davranışı - 14/06/2022 |
Bir davranışı problem olarak değerlendirmenin belli objektif ölçüleri vardır. Davranışın değerlendirilmesi sırasında |
Otizm nedir? - 10/06/2022 |
Yaygın gelişimsel bozukluk başlığı altında otizm, asperger sendromu, çocuğun dezintegratif bozukluğu (Heller sendromu), başka türlü adlandırılamayan yaygın gelişimsel bozukluk yer alır. Otizm belirtileri nelerdir? Otistik çocukları üç konud |
Kardeşler arası yaş farkı ne kadar olmalıdır? - 07/06/2022 |
En sık sorulan sorulardan biri ne zaman ikinci çocuğu yapmalıyım? Kardeşler arası yaş farkı ideali kaç olmalıdır? Bu yazımda bunlara detaylıca değineceğim. Yaş farkına karar verirken değerlendirilecek konular; anne baba, anne baba ilişkisi, çocuğu |
Çocuklarda konuşma geriliği, konuşma gecikmesi - 03/06/2022 |
Konuşma bir öğrenme ve iletişim biçimidir. Bebekler etrafındaki olayları gözlemleyerek, cisimlerin isimlerini duyarak zamanla konuşmaya başlarlar. Çocuk beyni ilk üç yaş içerisinde öğrenme ve taklit etmeye çok açıktır. Çok kolay öğrenir ve taklit ed |
Çocuklara “Hayır”ı Öğretmek, Çocuklara Hayır Diyebilmek - 31/05/2022 |
Ne zaman çocuklara “hayır” diyoruz? Ne zaman “dur” diyoruz? Acaba bu hayır’lar bizim hayır’larımız mı yoksa olması gereken hayır’lar mı? Çocukların cezalandırılmaları ile ilgili süreçlerde bazen hayır diyerek, ses tonumuzu da arttırarak yapmaması g |
Devamı |